30 Eylül 2009 Çarşamba

BİZİ AFFET EY ÇOCUK !

Ey gözlerinde yıldızlar kayan çocuk! Zifiri karanlıklar içinden uzattığın elini göremedik, affet… Siyah renkli dumanlar, sararken gökyüzünü Sen de göremedin değil mi Vurulan kuşlarının,babanla birlikte, nereye uçtuklarını… Tekerleği kırılmış oyuncak kamyonunun kasasında mı hayallerin? Yoksa, sapanındaki taşa mı yükledin geleceğini? Hangi el söküp çıkarabilir bu saatten sonra, Ablanın , ciğerine batan acı çığlıklarını… Hangi diyarlardan esip gelen rayihalar, merhem olur yarana? Kan kırmızısı yaşamların kıyısında akıp giderken hayatın Gözlerin düşüyor, dikenli tellerin en dikenli noktasına Bizim gölgelerimiz ise, titreyen mum alevlerinde tutsak.
 Biz, havai fişekler patlatırken, rengarenk, Bomba sesleriyle bölünüyor senin uykuların… Annen gözyaşlarını siliyor örtüsüne Öldürücü çaresizlik diz boyu. Ey rüyalarına siyah hüzünler düşen çocuk! Biz, hevesin binbir rengine müptela hayatlarımızda Yüreklerimizde binbir arzuyla Kumlara çiziyoruz tul-u emellerimizi Şımarık zengin çocuklarının oynaştığı bu vahşi çağda Koruyamadık kendimizi, onlar gibi mi olduk? Kardeşliğimizi yitirdik bir cemre zamanı, çocuk! Varlığımızı dayanaksız bıraktık. Tuğlaları düştü tek tek binamızın. Kalbinde yarası kanayanlar bir bir gittiler uzaklara Bizim payımıza ise , çölde tuz yemek düştü. Mumdan küçük gemilerimiz vardı Ateş denizinde eriyip gittiler, dualarımız gibi. Ey baharında eylülü yaşayan çocuk! Biz Karun saraylarında izlerken olup biteni Sen dublörsüz oynuyorsun filmin son karesini…

2 yorum: