15 Ocak 2010 Cuma

4.5 TL'NİN BİTİŞİĞİ

Geçenlerde bir arkadaşımla hastaneye gitmiştik. Neyse o hasta ya bari fişi ben kestireyim diye sıraya ben geçmiştim onu ise zorla oturtmuştum. Bu sıra işleri hep canımı sıkar ama bu sefer öyle değildi. Çünkü orda espri yapmaya çalışan ve ne yazık ki o esprileri yüzüne gözüne bulaştırarak ilginç sahnelerin gün yüzüne çıkmasına sebep olan enteresan birkaç kişi vardı. Neyse sıra nihayet bitmek üzereydi önümde sadece bir kişi kalmıştı. Bu sefer önümdeki kişi ile fiş kesen görevli arasındaki sahne o espri yapmaya çalışıp yüzüne gözüne bulaştıranları aratmayacak cinsteydi. Neyse adam biraz sinirlenip sesini yükselterek ya kardeşim şahit istiyorsan al sana şahit.
Elinden tuttuğu 5 yaşlarındaki küçük çocuğu göstererek Bana döndü ve “bak kardeşim bu 18 yaşında var mıdır?” yoktur değil mi? Diye kendi kendisine birde cevap vermişti sonra diğerlerine de tek tek sorup cevap beklemeden kendisi cevaplamıştı. Meğerse 18 yaşın altındakilerin muayenesi bedava yapılıyormuş ama bunun kaydı yokmuş neyse adam baktı olmuyor tamam kardeşim fiş kes ne kadar görevli 15 ytl dedi adam 20 ytl vermişti görevli 4.5 ytl vermişti adam 15 ytl demiştin görevli ise yok efendim 15.5 ytldir neyse kes çabuk yoksa şimdi 16 ytl olacak diye fırçayı bastırmaya çalışıyordu.(görevli, adam para vermekten caymasın diye önce para yı almış ve para üstünü verdikten sonra fiş işine başlamıştı) Görevli fişi kesmeye çalışırken Adam ellerine aldığı 4.5 ytl yi biraz evirip çevirerek ağırlığını ölçer gibi birkaç defa aşağı yukarı kaldırdıktan sonra görevliye dönerek niye bitişik vermedin be kardeşim. Görevli, sakin bir ses tonuyla kusura bakma 4.5 ytlnin bitişiği olmadığı için veremedim diye bu sefer fırçayı o bastırmıştı. (Aslında burada iyi bir konuya değinmişlerdi acaba neden 4.5 ytl nin bitişiği yoktu. Ya da aslında şimdi ytl diyorum ya ama gene tl ye geçtik niye önce ytl oldu sonradan tl oldu direk sıfırsız tl olsaydı o kadar kağıt ve emek israfına girişmeseydik olmaz mıydı? Ah ekonomistler ah ömrümü yediniz)



Neyse fiş bölümünü atlatıp iğne yaptırma aşamasına geçmiştik. pansuman odasının kapısında da gene sıra vardı ama bu seferki 2-3 kişilikti. Kapı aralanmaya başlanmıştı. İçerde ikisi bayan biri erkek olmak üzere 3 sağlık personeli vardı. Bayanlardan biri fişleri deftere kaydediyor, biri iğneleri hazırlıyor, erkek olan görevli ise iğneleri yapıyordu. Bu sefer bizden önce ki kişi bir bayandı. İçeri girmişti fişi deftere geçirilmiş, iğnesi hazırlanmış, iğne yapılacak aşamaya gelmişti. Bu sefer iş erkek olan arkadaşa geçtiği için iğneyi eline almıştı. Bense her şeyden habersiz fişi protokol defterine geçiren bayan arkadaşa fişi vermeye çalışıyordum. Baktım ki iğne yaptıracak bayan biraz tereddütlüydü. İğne yapacak olan görevli o tereddütünü benden önce fark etmiş gibi o da bana bakıyordu. Ben olayı anlamıştım onlar benim dışarı çıkmamı bekliyorlarmış meğer. Neyse dışarı çıktım kapıyı da yavaşça kapatarak orada bayanın işinin bitmesini bekledim o sırada yaklaşık bir yıl önce okuduğum, bir doktor tarafından yazılmış kitaptaki şu mısraları hatırladım. Doktor personelinden bahsediyordu diyordu ki o bir kadının göğüslerine bakınca gögüslerini görür. Ama ben bakınca önce deriyi görürüm ondan sonra deri altı dokularını, damarlarını, sinir sistemlerini, süt torbalarını … nihayet iğne işini tamamlayıp eve dönmeyi başardık. Ama arkadaşla da anlaşmıştım ertesi gün de giderken bana haber verecekti ki babası oğlu sırada beklemesin diye erkenden alıp götürmüş ve iğne yaptırmış. O bana böyle anlatmaya çalıştı Ama aslında biliyorum ki bu sefer kesin benden kurtulmak için erkenden babasını alıp gitmiştir. :)))

3 yorum:

  1. Yine işin inceliğini içeren bilmediğimiz konular.
    Ellerine sağlık.

    Bloğumada ödülün var.
    Sevgilerrr

    YanıtlaSil
  2. TŞKLER AYŞEGÜL,

    SEVGİLER, SAYGILAR...

    YanıtlaSil
  3. yazını öyle bir ruh haliyle okuyorum ki iğne demişken var mı sakinleştirici bi iğne falan ya ben iğneden korkuyordum değil mi?

    YanıtlaSil