8 Haziran 2010 Salı

BİR DEMİRCİ RÜYASI

Yıl 1950, hattâ 60 da olabilir… Yani yarım asır evveli… Garip Anadolu’nun garip çocukları, seferberlik yıllarının acılarını yaralarına tuz basıp kavurarak soğutmuş… Dünyayı ateşe veren İkinci Cihan Harbi, “karartma yılları” da unutulmaya çalışılıyor. Garipliği ve mahzunluğu kadar güzel de olan Anadolu, mümin ve mütevekkil insanlarıyla yeniden doğruluyor… Kaderin hükmüne teslimiyette teselli bulan, gözyaşlarını çokça yüreğine akıtan insanlar; umutla ve sabırla hayâl ettikleri daha insanca bir hayatı inşa etmeye çalışıyorlar… Kendi yağıyla kavrulan, yüzlerce kasabadan bir kasabada, DEMİRCİ’de, Yörüklükten köylülüğe, köylülükten kasaba hayatına geçmiş, yetmiş yaşında bir dede torununa anlatıyor:
“Bakasın ve beni iyi dinleyesen güzel torunum… Ben çok gördüm, çok yaşadım… Sizi daha güzel bir dünya bekliyor. Yeter ki, umudunuzu kaybetmeden, kardeşliğinizi bozmadan çalışın… Çok çalışın… Çalışırsanız, devlet millet işbirliğiyle bakın neler neler olacak?..

Bir gün gelecek, tozlu toprak patika yollardan asfalta kavuşacaksınız. Öküzün yerini traktör, atın eşeğin yerini taksi, kamyon, otobüs alacak. Ahşap kerpiç baraka gibi evler kalmayacak. Belki afat göreceksiniz, sel alacak, deprem yıkacak, yangın yakacak. Fakat devlet yıkılanın yerine daha iyisini, daha güzelini yapacak, yaptıracak…

Dağlar başında unutulmuş bir beldeyiz sanmayın. Siz sizi unutmadıkça, sizi unutmayan evlatlarınız çıkacak. Onlar okuyacaklar, etkili yetkili makam sahipleri olacaklar… Halıcılık, kilimcilik yayılacak, sanayi tipi üretim el sanatlarının yerini alacak. Demircili toprağından kopmayacak…

Bir gün gelecek; medrese alimleri yetiştirmiş Demirci çocukları güzel okullarda okuyacaklar. Okullar çoğalacak. Liseler yayılacak. Bir Öğretmen Okulu açılacak. Bu okulda Türkiye’nin dörtbir yanından seçilmiş başarılı talebeler okuyacak, memleketin her yöresine öğretmen olarak dağılacaklar.
Sonra bu okul gelişecek, büyüyecek, Eğitim Fakültesi’ne dönüşecek. Sadece ilk-mekteplere değil, liselere de öğretmenler hazırlayacak. Yeni nesillerin talim ve terbiyesi için üstün vasıflara haiz eğitimciler yetişecek. Okullar açılırken Demirci’ye gelenleri “ANADOLU’NUN OXFORDUNA HOŞGELDİNİZ” levhası karşılayacak.”

Aynı yıllarda Demircili dedenin oğlu gibi bir oğul, parmakla gösterilecek kadar talihli bir evlat, Mehmet Kaplan öğretmenlik mesleğinin ehemmiyetine dikkat çekerek şöyle demektedir:

“Öğretmen; insan zekası ve karakteri ile uğraşan, karşısına gelen çocukların düşüncelerini ve ruhlarını uyandıran, onları yaratıcı hale getiren bir meslek adamıdır.

İnsanoğlunda en değerli varlık, düşünme gücüdür. Makineleri düşünen adam yaratır ve kullanır. Öğretmen işte muayyen usûller ve vasıtalarla dağları yerinden oynatan bu kudret kaynağını harekete geçiren, canlandıran ve geliştiren insandır.”
Kaplan hocaya göre; “Üç yeni ve yaratıcı kuvvet: DEMOKRASİ, OKUL, TEKNİK”tir… “Yarının “Büyük Türkiye”si, bunların geliştiği, en son haddine ulaştığı bir Türkiye olacaktır. Sağlam bir şekilde demokrasiyi benimsemiş, parlamentosu en olgun siyasî şahsiyetlerle dolu, köy çocuklarına varıncaya kadar bütün vatandaşları okumuş ve iyi okumuş, lise ve üniversite mezunu yirmi milyonu aşan, dağları ve taşları çağdaş ilmin mûcizeli tesiri ile yemyeşil, köyleri ve kasabaları temiz ve güzel binalarla yeniden inşa edilmiş, yer-altı ve yer-üstü servetleri altın nehirleri gibi akan, sıhhatli, aydın, müreffeh, yaratıcı bir Türkiye!.. İşte bugün bizim için görülebilecek en tatlı rüya!”

“Büyük Türkiye Rüyası”nı böyle hülâsa eden rahmetli hocamızın hayâli yüzde kaç nisbetinde gerçekleşti, ayrı bir değerlendirme… Ancak Demircili dedenin ütopyası Demirci için adım adım gerçekleştiğine göre, Türkiye iyi yolda demektir.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Demirci Eğitim Fakültesi ve Meslek Yüksek Okulu Mezuniyet şenlikleri vesilesiyle gördüğümüz tablo Demircililer adına gurur vericidir:
Demircili üniversitesine, üniversite de Demirci’ye sahip çıkmıştır.
Demirci’de halk-aydın ikiliği aşılmıştır.

Demircili üniversitelilerin “veli nimet ekmek kapısı” değerinin de farkında, öğrencilere de, öğrenci yakınlarına da geleneksel Anadolu misafirperverliğini esirgemiyor.

Üniversite ve Millî Eğitim’e bağlı okullar tarafından düzenlenen tiyatro, sergi, konferans, panel, şiir günleri, konser gibi faaliyetler Demirci’nin sosyal kültürel iklimini de zenginleştirmektedir.

Üniversite-belediye-esnaf oda ve derneklerinin Demirci’de sergilediği işbirliği ve dayanışma anlayışı, özlediğimiz “devlet-millet kucaklaşması”na örnek gösterilecek bir tablo arz ediyor.
****
“Gözyaşı medeniyeti”nin çağdaş, şen-şakrak “Çılgın Türk” çocukları, genç öğretmen adaylarını mezuniyet töreninden sonra sarılıp ağlaşırken gördüm. Fransız şair Valery; “Gitmek, biraz ölmektir” der bir mısraında… Bu gençler yeni hayat yolunda ilerlerken elbette birçok hurda teferruatı unutacaklar; fakat yüreklerinin bir köşesinde Demirci sıcaklığını ömür boyu saklayacaklar.

Bu güzel tabloyu hazırlayan başta sayın Demirci kaymakamı Yalçın Sezgin, CBÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Yüksel Abalı, MYO Müdürü Yrd.Doç.Dr. Celal Metin, Belediye Başkanı İhsan Temel ve Demirci’nin sesi Halıkent Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cengizhan Erdem ve tüm gazete çalışanları, Demirci’deki sivil toplum kuruluşları olmak üzere; kamunun eski yeni bütün yöneticilerini tebrik etmek gerekir.
Bir haftalık coşkulu festival havasında geçen mezuniyet şenlikleri de, ev sahipleri ve alışveriş ettiği esnafla “Aileden biri gibi olmuştuk” diyerek gözleri dolu dolu vedalaşan genç mezunlar da gösterdi ki; Demirci rüyası hakikat olma yolunda…

Hasan TÜLKAY (4-5) Haziran 2010 Demirci-Manisa
babaturk@mynet.com hasantulkay@hotmail.com
http://hasanhoca.azbuz.com http://hasanhocam.skyrock.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder