22 Kasım 2010 Pazartesi

ANI YAZISI (ASKERLİK)

<strong>BÖLÜM 4 : ÜÇGEN SOHBETLERİ

Yaşamdır; insanın değerini yüreğine taşıyan, yok olup giden ve süsleyendir, bizi yalnızlıktan öteye sürükleyendir.
Sürüklenerek geldiğiniz yaşama süsleyerek bakmak ise bir umuttur. Umudun hâlâ yitirilmediği bir mekanda özlem ve hasretin boğuşması gizli düşten düşe…
Üçgen sohbetleri ise özlem ve hasretin ayıklanmasıydı. Tahta masa ve banklardan oluşan karşısında da çay bahçesi görünümüyle az da olsa bulunduğunuz ortamı size unutturarak şehrin en uğrak yerlerin mekanında baş başa kalmış hayallerinizle, mutluluğun sembolüne ortak olmanın hazzını yaşatıyordu.
Günün yorgunluğunu bedeninde taşıyan bünyeyle koşuşturmaya devam ediyorsunuz. Kiem’den (bilmeyenler için ilerleyen ki yazılarımda açıklayacağım) hemen çıktığınız kapıyla üçgenin yolunu tutmaya başlarsınız. Bir bakmışsınız ki Kiem’de yer bulamayan bizim üç yüz otuz bir kısa dönemler kendini üçgene atıveriyordu. Üçgende günün proğramının ayrıntılarını paylaşırsınız, yapmak ve yapacak istediklerinizi anlatırsınız, çekirdek ve çayla da üçgen sohbetlerine değişik bir hava katarsınız. Aslında mutluluk insanın kendi isteğiyle kazanılan bir edimdir. Belki mutlulukların ufak ya da iri olması değersel olarak ifade edilemez ama insan her yerde kendine ufak mutluluk yaratabilmeli.. değil mi? Çünkü ufak mutluluklardır insanı büyük sevinçlere boğan.
Her ânın farklı bir güzelliğiyle karşılaştığınız üçgen sohbetlerinde yer yer tartışmalara sahne olsa da büyük bir kısmı paylaşılan sohbetler ve dostluklar olmuştur.
Zaman daralınca üçgen sohbetleri bir hayli doyulmaz olmuştur. Bir taraftan vatani görevinizin son bulması yaklaşırken diğer taraftan da arkadaşlarınızdan ayrılmanın hüznü saklıdır bu güzel bahçede …

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder