16 Eylül 2011 Cuma

KARAM AŞKIN SEVGİN BU MU?

Sevgili Günlük,değil de o satırı doldursun diye.

Birşeyler yazarken bende Nedens'e böyle bir geçmiş hasreti,karın ağrısı,özlem gibi duygular hissettiriyor.Belli ki insan büyümek istemiyor,çok acayip.Neyse.

Yumurtalı günler muhtemeldir Çarşamba.Hatta Patatesli günler de Cumadır.Anne bunu dolaba yapıştırır ya da mutfağa.Evet,ilkokuldaki haftalık yemek listesinden bahsediyorum.Alacağımız kaloriyi belirleyen,yapacağımız Beden Eğitiminin kaç saat olacağını ne kadar yakacağını belirleyen müfredat.Ya da verilecek bilginin şahaneliğini veya gereksizliğini bilen(nasıl bir algıda skalaysa o) öğretmen.Herşeyin bu kadar robot olduğu zamanlarda öğretmenimin bilmediği tek bir şey vardı.Seveceğim kız!

Gerçi onu da benim elimin ayağımın dolaştığı zamanlarda anlamıştır ama neyse.O zamanlar tahtayı çıkmaların sessizlik içinde olduğu gerilimin ve heyecanın dorukta olduğu yıllardı.Her çıkmalarda iç ses olarak "hadi koçum göreyim beni" diye gazagelişlerim.Sırama otururkenki "evet;ebem ağladı çalışırken ama çarpım tablosunu da biliyorum gördün değil mi yarim" gururu.

Ama şimdi hakkımı vereyim çalışkandım.Böyle olunca da n bileyim önemli günler için teklif geliyordu bana.Nöbetçi öğrenci haber ediyordu o kişiyi.Öğretmenler odasına gidip gürül gürül şiir okunurdu.Ya göğüs kabartan kahramanlıklar vardı ya da çiçek böcek,mevsimler.Adım Gürül Erdem olsa yeriymiş.Şimdi bu şiirler filan güzel de bir yandan yarim karşısında verilecek büyük bir sınavdı.Gerçi çoğunu atlatmışsam da dil sürçmeleri,el titremeleri olmuyor değildi.

Çocuk gıda diye aldığı yeni bilgileri ölümüne emerken sünger gibi beyinde.Müzik anlayışı filan da gelişiyor.Ne bileyim ilk mantıklı dans hareketleri oluşuyor.Böyle bir algı bir yandan iyi gibi olsa da dönemin popüler müziği size yapışıyor tabi,o şarkı an'ı olarak kalıyor mesela.

Mesela bir gösteri düzenlenecek okulda.Öğretmen tabi biliyorum yine beni sıkıştıracak ...neyse isimler açıklanıyor yine ben filan.Bir de adamın artık bilmediği kalmamış ! Bakıyorsun partner ben kız.Bir yandan rahatız tabi kısa vadede ama bu sefer "ulan kızı döndürürken düşürmeyelim" kaygısı oluyor.O kadar kötü bir kareografi ben hatırlamıyorum.Ne bileyim karşılıklı durmak zorundayız,diğerlerine bakıyorsun aynı hiza olmak zorunda.Böyle kızı elinden tutup döndürmeceler...Benim ten'de esmer olunca yarim süzülmüş gözlerle,kızarmış yanaklarla gözümün içine içine; "Karam aşkın sevgin bu mu?Ne olacak bu aşkın sonu.Bir barışır karam bir küsersin,beni böyle divana edersin" diye Hakan Pekeri sokuyor kafama.

1 yorum: